Hollanda’da Çarşamba günü düzenlenen erken genel seçimlerde, faşist Geert Wilders liderliğindeki İslam düşmanı ve aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) açık farkla ilk sırayı alması tüm Avrupa’da şoka sebep oldu. Avrupa’da son dönemde güç kazanan aşırı sağ ve faşist siyasi yapılar için yeni bir zafer anlamına gelen ırkçı Geert Wilders’in zaferi, kıtada yaşanan siyasi, ekonomik ve sosyal gerilemenin yeni bir işareti olarak değerlendirildi. Resmi olmayan sonuçlara göre, Geert Wilders liderliğindeki İslam düşmanı ve aşırı sağcı PVV, yüzde 23,5 oy alarak 37 milletvekili çıkardı. Eski AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’ın liderliğinde seçimlere ittifakla giren İşçi Partisi (PvdA) ve Yeşil Sol (Groen Links) ise 25 sandalye ile ikinci sıraya yerleşti. İlk sonuçların ardından destekçilerine hitap eden Wilders, bu sonuçlarla göre artık göz ardı edilemeyeceklerini, aksi bir durumun son derece antidemokratik olacağını, seçmenlerin bunu kabul etmeyeceğini savunarak “Ülkeyi biz yöneteceğiz.” dedi.
Wilders, “Diğer partilere sesleniyorum; artık kampanya bitti ve seçmen konuştu. Şimdi benzer yanlarımızı aramamız gerekecek. Birlikte çalışmamız gerekecek. PVV artık hiçbir partinin görmezden gelemeyeceği 35 sandalyeye ulaştı. Bıktık artık. Hollandalıların yeniden birinci sırada olmasını istiyoruz ve bunu sağlayacağız” ifadesini kullandı.
Diğer aşırı sağ partilerin oyları düşse de aşırı sağcıların Meclis’teki sandalye sayısı 10 arttı. Buna göre, aşırı sağcıların Meclis’teki toplam sandalye sayısı 28’den 41’e çıktı.
Seçimde hiçbir parti tek başına hükümet kuracak çoğunluğa ulaşamadı. Bir partinin hükümet kurabilmesi için parlamentodaki 150 milletvekilinden en az 76’sının desteğini alması gerekiyor. Ülkede 1 Aralık’tan sonra resmi sonuçların açıklanmasıyla koalisyon görüşmelerinin başlaması bekleniyor. Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Merkez Partilerin Wilders ile bir koalisyonu reddetmemesi de faşist liderin başbakan olacağı bir hükümetin olasılığını artırıyor.
Wilders, sınırları göçmenlere kapatacağını, Hollanda’yı İslam’dan temizleyeceğini, camileri kapatıp, Kur’an-ı Kerim’i yasaklayacağını, Hollanda pasaportu almış göçmenleri suç işlemeleri halinde ülkelerine geri göndereceğini belirterek, İslam ve göçmen karşıtı faşist politikaları savunuyor.
Wilders’in olası başbakanlığı halinde, Avrupa birliği zirvelerinde, aşırı sağcı liderlerin etkisinin artabileceği değerlendiriliyor. Bu durumda başta Ukrayna Savaşı olmak üzere, göçmen meselesi, ekonomi, iklim değişikliğiyle mücadele ve AB’de reform gibi konuların daha da zora gireceği ve Birlik içinde gerilimi artırabileceği öngörülüyor. Wilders, Hollanda’nın Avrupa Birliği’nden çıkmasını da (NEXIT) savunuyor.
Haziran ayında, Birlik kurumlarından Avrupa Parlamentosu (AP) için AB sınırlarında seçime gidilecek. Faşist Geert Wilders’in, Hollanda gibi liberal bilinen bir ülkede seçimlerden ilk sırada çıkması, AP seçimlerinde de aşırı sağ partilerin güçlü bir temsil kazanmasının önünü açmasından endişe ediliyor.
Hollanda’daki seçimlerde iktidardaki koalisyonu oluşturan partiler ise büyük yıkım yaşadı. Bir önceki seçime göre 10 sandalye kaybeden Dilan Yeşilgöz-Zegerius liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD), 24 sandalye ile üçüncü sıraya geriledi. Koalisyon partilerinden Demokratlar 66 (D66) 24’ten 9’a, CDA 15’ten 5’e ve Hristiyan Birlik Partisi (CU) 5’ten 3 sandalyeye düştü. 2021 seçimlerinde Hristiyan Demokratlar Birliğinden (CDA) seçilen ve daha sonra ayrılarak yeni parti kuran Pieter Omtzigt’in lideri olduğu, ilk defa seçimlere katılan Yeni Sosyal Sözleşme Partisi (NSC) 20 sandalye ile dördüncü olarak en büyük sürprize imza attı. Üyelerinin çoğunluğu Türk ve diğer Müslümanlar olan Denk Partisinin milletvekili sayısı ise bir önceki seçime göre değişmeyerek 3 kaldı.
Aşırı sağcı ve faşist partiler, Hollanda’daki seçimler sonrasında Birlik’in kurucu 6 ülkesinin beşinde ya iktidar ya da ana muhalefet konumunda bulunuyor: Belçika’daki en büyük siyasi parti olan aşırı sağ eğilimli İslam karşıtı Vlaams Belang (Flamam Blok), Almanya’da son anketlerde yüzde 20 oy oranına ulaşarak ikinci parti konumuna ulaşan ırkçı AfD, İtalya’da Başbakan Georgio Meloni’nin partisi İtalya’nın Kardeşleri, Fransa’da Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde ikinci sırada gelen Marine Le Pen’in partisi Milli Birlik ve son olarak Hollanda’da Wilders’in partisi PVV.