Sevgi dolu bir yaklaşımda bulunarak, yalanların bir bedel ödenmesine neden olduğunu düşünsek de, buna rağmen insanların aynı ilgiyi gösterdiğini görebiliyoruz…
Başkanı
bu sefer gündemde…
veya
değil… Zelenski’nin de yalan söylediğini iddia etmek yanıltıcı olmayabilir; en azından onun eylemleri daha çok bir “şov” niteliği taşıyor.
Trump’ın yeni bir yanlışıyla karşı karşıyayız… Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan, Katar ve BAE’ye düzenlediği ziyarette, bu ülkelerde trilyonlarca dolara varan silah alım ve yatırım anlaşmaları gerçekleştirdiğini duyurdu…
’na göre; Suudi Arabistan’la yapılan anlaşma, askeri iş birlikleri, enerji alanında ortaklıklar ve Suudi ordusunun eğitimi gibi konuları kapsayan
bir anlaşmaya varıldı. Ayrıca, ABD Başkanı’na 400 milyon dolarlık
hediye eden Katar ile toplam
bir dizi anlaşmaya imza atıldığı anlaşılmıştır; bu anlaşmalar savunma, havacılık ve enerji alanlarını kapsamaktadır. Ayrıca BAE ile savunma sanayi, enerji ve yapay zeka üzerine yatırımları içeren
bir anlaşma da gerçekleştirildi.
Bu bağlamda Trump, üç günlük gezisinin sonucunda bu üç ülkeyle toplamda
değerinde anlaşmalar yapıldığını belirtti.
Merak ettik; bu ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılaları (GSYH) nedir ki sadece ABD’ye bu kadar yüksek yatırımlar yapılabiliyor…
sitesinde (https://goo.gd/ii83q) IMF’nin 2025 yılı için tahminleri yer almaktadır. Durum şöyle: Suudi Arabistan 1,083 trilyon dolar; Katar 222 milyar dolar ve BAE’nin ise 548 milyar dolar GSYH’sı olması bekleniyor…
Dolayısıyla, toplam GSYH’sı
olan bu üç ülkenin, nasıl olduğunu anlamaktan uzak kaldığı iddia edilen
toplam yatırıma imza attığı ifade ediliyor…
Bazı halk sözlerine göre “Az at da civcivler yesin” denir, bu durum da bu durumu akla getiriyor sanki…
Gerçek bir yarar, ancak kalbe hitap eder…
Bizim
Bersay İletişim Danışmanlığı
ekibinin içten desteklediği ve deneyimlerini sunduğu
… 2016 yılında kuruldu ve devletin koruma altındaki çocukların sosyal, ruhsal ve fiziksel gelişimlerine yardımcı olmak için çalışmalar yapıyor. Şimdi de
projesini hayata geçirmişler…
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
ile imzalanan protokol gereğince Marmara Denizi’ndeki Ekinlik Adası’nda açılan Kalben Çocuk Köyü sayesinde devlet korumasındaki çocuklar, yaz aylarında doğayla bağlantı kurabileceği, sosyal yeteneklerini geliştirebileceği ve keyifli anılar biriktirebilecekleri bir alana sahip olmuş durumda…
Projenin çocuk refahına yönelik en iyi uygulama örneklerinden biri olması hedefleniyor; bu projenin duygusal temellerini Derneğin Başkanı
lansmanda paylaşmış…
Proje, okulun ilk günüyle birlikte bize sorulan ve bazılarını çok etkileyen, “Yaz tatilinde ne yaptın?..” sorusunu temel alarak şekillendi. Çocuklar, yaz tatilinde anlatacak hikaye bulamadıkları için üzülüyorlar. Bu projenin amacı, çocukları bu stresli durumdan kurtarmak ve arkadaşlarıyla birlikte güzel anılar biriktirmelerini sağlamak. Onların bu tür bir özgürlük yaşadığını görmek, bizler için çok daha kıymetli bir kazanım olacak…
Devam et Kalben Derneği, sağla!
“Ne gerek var” düşüncesi nasıl aşılır?..
Basın bültenine göre,
Imperium Barista® Espresso Makinesi
ile evde profesyonel kahve deneyimi sunan
, bu makineye “Günde bir kahve fiyatına 6 ayda” sahip olmanın fırsatını da tanıyor.
Kahve meraklılarının sayısı ülkemizde hayli fazla… Sokakların neredeyse her köşesinde bir ‘kahve dükkanı’ açılıyor. “Barista” gibi yeni terimlere hızla aşina olmamız da bunun bir yansıması.
Ancak, fiyatı 22 bin lira civarında olan bir otomatik kahve makinesi almak istemek her tüketici için kolay olmayabilir. Ekonomik durumu elverişli olsa bile, evde bu tür içecekleri yapmak Türkiye’de pek alışılmış bir davranış değil; dolayısıyla da “Bu kadar para vermek niye?” sorusuna tatmin edici bir yanıt bulunması gerekiyor.
Arçelik, bu durumu aşmak için mantığı, başka bir deyişle insanların düşüncelerine başvurmayı tercih etmiş. “Günde bir kahve fiyatına 6 ayda sahip olabilirsiniz”
gösteriyor ki, “Bu para cebinizden çıkabilir; bu durumda neden bir kahve makinesi de almayasınız?” düşüncesini oluşturuyor…
İletişim stratejilerinde ‘
Düşüncelere değil, duygulara hitap etmek
her zaman daha etkili olabileceği sıklıkla söylenir. Ancak, bu durum mantıklı argümanların da göz ardı edilmesi gerektiği anlamına gelmez. Özellikle, miktar harcamaya alışkın olmadığı ürün ve hizmetlerde benzer karşılaştırmalar ikna edici olabilir.
tarafından gerçekleştirilen “PwC Küresel CEO Araştırması” sonuçları yayınlandı; araştırmaya Türkiye’den 88 CEO da katıldı. Sonuçlara göre, Türkiye’deki CEO’ların
’i enflasyon sorununu,
i ise makroekonomik dalgalanmaları şirketleri açısından “son derece” ya da “yüksek derecede” tehdit olarak değerlendirmiştir. Bu oranlar küresel düzeyde ise sırasıyla yüzde 27 ve yüzde 29 olarak belirtilmiştir.
CEO’ların tehdit algısında öne çıkan bir başka konu ise jeopolitik çatışmalar…
Türkiye’deki CEO’ların
’sı bu durumu “ciddi bir tehdit” olarak algılarken, küresel ortalamada bu oran
olarak kaydedilmiştir.
Siber güvenlik tehditleri, dünya genelinde
ile yüksek bir tehlike olarak görülürken, Türkiye’deki CEO’lar yalnızca
ile bu konudaki kaygı seviyeleri daha düşükte kalmışlar…
Tehdit algısı bağlamındaki durumumuz, pek çok başka konudan farksız görünüyor. Ya “Aman canım, başımıza bir şey gelmez” düşüncesiyle önlem almayı geciktiriyoruz ya da “Bittik, tükendik” propagandasının pençesine kendimizi kaptırıp güven kaybına yol açıyoruz…
Bu iki duyguyu dengelemek ise, algılarımız ile gerçekler arasında paralel bir ilişki oluşturulmasını kaçınılmaz hale getiriyor. Zira zamanında alınacak tedbirler ve umutsuzluk yaratacakları aşamayı geçmek ancak bu şekilde mümkündür. Bu noktada gereken, doğru bilgi ve algıları bir arada tutmak; halkla doğru iletişim kuracak, güven inşa edecek ve harekete geçirecek stratejik iletişim kampanyalarının devreye girmesi…
Unutulmamalıdır ki; “Demir nemden, insan gamdan çürür…”